24 Mayıs 2017 Çarşamba

26 YIL ÖNCE REFAH PARTİSİ LİDERİ ERBAKAN'LA 'ADİL DÜZEN' ÜZERİNE YAPTIĞIM SÖYLEŞİ


Cahit UYANIK

20 Ekim seçimlerine MÇP ve IDP ile ittifak yaparak giren ve sürpriz sayılan bir oy oranı elde eden Refah Partisinin Genel Başkanı Necmettin Erbakan "adil düzen"i Panorama'ya anlattı:

Panorama: 20 Ekim seçimlerinde "adil düzen" kavramını ortaya attınız. Bu kavram neye dayanıyor?

Erbakan: İnsanlık yanlış düzenlerden çok ızdırap çekmiştir. Bunun temelinde kuvveti üstün tutan zihniyet yatıyor. Batılı düzenlerin temeli taa eski Mısır'a ve firavunlara gider. Firavunlar, insanlara zulmü 'bu bizim hakkımızdır' diye yaparlardı. Yani hak anlayışları yanlıştı.

Marx, vahşi kapitalizmin karşısında haklı bir reaksiyon göstermiş, bunu yaparken kapitalist düzenin faizine ve tekelciliğine itiraz etmiştir. Bunlar haklı itirazlardır. Ama Marx bu meyanda ne yapmıştır? Mülkiyet hakkınını, kârı ve serbest piyasa şartlarını inkar etmiştir.

Bütün insanlık adil bir düzen arıyor. Adil ekonomik düzen aslında insanlığın aradığı temel çözümdür. Adil düzende serbest piyasa, kâr ve özel mülkiyet en tabi bir haktır. Ama buna karşılık, adil düzende faiz, tekelcilik yoktur. İnsanlık 19. asırda kapitalizmi, 20. asırda komünizmi denedi, başını taşlara çarptı. Şimdi doğru yolu, adil düzeni arıyor.

Panorama: Ekonomik programınızda ağır sanayi hamlesi önemli bir yer tutuyor. Ancak dünya genelinde ağır sanayiden çok orta ölçekli sanayiye doğru kayma var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Erbakan:  Biz aslında çok zengin bir ülkeyiz. Bizde un var, şeker var, ama helva yok. Çünkü IMF var. Dış güç gelmiş, bu helvayı yapmamıza mani oluyor. Diyor ki, bu sanayileri kurmayacaksın, Mersin'e 5 yıldızlı otel yapacaksın. Doğu'ya, Güneydoğu'ya yatırım yapmayacaksın. Niçin? Orada huzursuzluk olsun, siz birbirinizle harp edin, İsrail gelsin sizi kolay yutsun. Ona göre reçete veriyor. Bu taklitçi partiler de reçeteyi öpüp başının üzerine koyuyor. Belalar da bundan başımıza geliyor.

Ağır sanayiden kastımız, ileri teknolojiye sahip olmak ve batıya muhtaç olmadan, bütün müslüman ülkelerin sanayi tesislerini ve savunma ihtiyaçlarını karşılamak. Hangi sanayi rantabl ise onu kuracağız. Bütün tesisler ve bunların yan sanayileri de bölgelere dağıtılacak. Sanayi köylere girecek.  

Panorama: Konuşmalarda sık sık vergileri kaldıracağınızı söylüyorsunuz?

Erbakan: Bütün bunların hepsi adil düzenin bir parçasıdır. Adil düzeni kurduğumuzda maliyetlerimizin içine faiz ve vergi girmeyecek. Bu nedenle dünyada kimse bizden ucuz üretim yapamayacak.

Panorama: Vergi olmadan devlet nasıl gelir sağlayacak?

Erbakan: Diyelim ki Konya'ya bir motor fabrikası kurmuşsunuz. Yönetici bir kadro gelmiş, bu fabrikayı beraber işletip üretim yapalım diyor. Siz, o yöneticileri inceliyorsunuz. Bunları odalardan alınmış ve kefil olunmuş bir belgeleri olacak. Kabiliyetsiz olurlarsa zararı oda tazmin edecek. Bu yöneticiler, fabrikanın sahibi, sendika temsilcisi, hammadde veren şirketin temsilcisi bir araya gelecek. Üretim için elektrik, su, yol, yani temel hizmetler lazım. Bunları verecek olan devlet de, işletmeye beşinci ortak olarak katılacak. Devlet, hizmetleri karşılığında ortak olduğu için para almayacak. Üretim buna göre dağıtılacak. Böylece herkes kâr etmiş olacak. İşte devlet üretime katkıda bulunuyor, o katkı karşılığında hakkını alıyor.   

Panorama: Bu duruma KDV'yi de kaldıracak mısınız?

Erbakan: Sabah uyandın, KDV'yi yüzde 14'e çıkardık diyorlar. Niye? Vermezsen polisi var, zorla alır. Yahu çoluğum çocuğum aç. Allah'tan kork. Şuraya peynir almaya gelmiştim, niye sana ayrıca yüzde 14 vergi ödeyeyim. Vergi-fon, vergi-fon, vergi-fon... Sonra bu paraları beş yıldızlı otele veriyor, Çankaya'ya avize alıyor. İşe bu zulüm ve köle düzeninin değişmesi lazım. 

Bakın şu bütçe hepsinin müşterek tablosudur. 120 trilyonluk bir bütçeniz var, 40 trilyonu açık, 40 trilyonu faiz. Nasrettin Hoca'nın türbesi gibi... Gittikçe büyüyor. Nitekim Demirel'in kendisi 28 trilyonluk bütçe dışında masraftan bahsediyor. 'Çünkü 10 trilyon tutarında  ufak memurdan vergi almayacağım' diyor. İlave yatırımlarından dolayı da 18 trilyon lira. Bugünkü 40 trilyonluk açığı 68 trilyona çıkarması lazım. Bunun sonu ne olacak?

Panorama: Diğer partileri dış güdümlü olarak niteliyorsunuz. Sizce dış güdüm nedir?

Erbakan: Herşeyin temel ordan başlıyor. Bunu millet kendi kendine yapmıyor ki... Şimdiden Bush, Demirel'i tebrik ediyor, davet ediyor. Sana ne, dur be adam... Niye bu Bush bizi tebrik etmiyor? Asıl, seçimde galip biziz. En büyük başarıyı biz gösterdik. Niye "Yaşa varol Refah Partisi bu seçimin galibi" demiyor? Büyük İsrail'i kuracak da onun için...

Panorama: Peki yabancı sermayeye karşı tavrınız nedir?

Erbakan: Yabancı sermaye gelir, bizim adil düzenimiz içinde çalışır. Biz hiç sermayenin sahibi arasında ayrım yapmayız. Kim olursa olsun. Biz ekonomiyi tamamen serbest bıraktık.Yeter ki Hak'ka riayet etsin. Sömürmesin. Aman bizi iyi tanıyın, tanıtın. Hepsi koşup gelecek. Niye? 'Aman ne güzel buradaki düzen. En ucuz maliyetler ben Türkiye'de ede ediyorum' diyecekler. 

Panorama: Sizin seçim konuşmalarınızda "dolar gidecek, riyal gelecek" şeklinde bir sözünüz oldu. Bu sözünüzle Batılı yabancı sermayeyi mi hedefliyorsunuz?

Erbakan: Biz bu dolardan ne kadar sömürülüyoruz biliyor musunuz? Bak şimdi, Amerika'da adamlar oturmuş bir odanın içinde tıkır tıkır darphane makinasıyla çalışıyor, bin dolar, bin dolar, bin dolar basıyor. Getiriyor bu yeşil kağıdı, bizim Aydın'daki pamuk köylümüze veriyor. Bütün ürettiğimizi alıp götürüyor. O yeşil kağıt veriyor, biz alın teri veriyoruz. Bu ne akılsızlık Yarabbi...

Biz ne yapacağız? 1,5 milyarlık İslam alemine "gelin bakalım buraya" diyeceğiz. Amerika'ya "petrol mü istiyorsun, İslam dinarıyla alacaksın" diyeceğiz. O aman İslam Dinarını o biriktirecek. Biz ondan ihtiyacımız olan makinaları alacağız. O rezerv tutsun.

Panorama: Menkul kıymetler borsasına bakış açınız nedir?

Erbakan: Biz gelince borsa birdenbire bayram edecek. Kağıtlar kapışılacak. Borsa şu anda ölmüştür. O vakit hayat bulacak. Biz herkesin yatırımlara yönelmesini istiyoruz. Herkes koşacak, herkes bir yerin ortağı olacak. Bu köle düzeninde köylümüzün başının altında Ziraat Bankası'nın borç senetleri birikiyor. Biz geldiğimiz zaman fabrikaların hisse senetlerini biriktirecek. 

Panorama:  Seçim sırasında oldukça etkin bir reklam kampanyası yürüttünüz. Ama reklam, eleştirdiğiniz Batılı ekonomilerin etkili araçlarından birisi. Burada bir çelişki yaşamıyor musunuz? 

Erbakan: Herhangi bir çelişki yoktur. Önemli olan reklamı niçin kullandığınız. Batı, hastalığı yürütmek için reklam yapıyor ve suçlu. Biz ise sıhhati tanıtmak için yapıyoruz ve bize teşekkür edilmesi lazım. Biz reklamı "hayır" için kullanıyoruz. Onlar "şer" için kullanıyorlar. Biz kullandığımız zaman "hayırlı" bir iştir, onlar kullandığı zaman "şerli" bir iştir. Yoksa reklam, yani tanıtma, başlı başına suçlanamaz. Bu bir müessir güçtür. Önemli olan bu gücün "hayır" yolunda kullanılmasıdır. İşte Refah Partisi bunu yapmıştır.
(Bu söyleşi Ekonomik Panorama Dergisinin 10-17 Kasım 1991 tarihli Yıl:4 Sayı: 46'da yayınlanmıştır.)
PROF. DR. NECMETTİN ERBAKAN: ÜTOPİZMİNE RAĞMEN YURTSEVER...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder