Cahit
UYANIK
Türkiye 24 Kasım 2015 tarihinde, hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle Suriye sınırında Rus savaş uçağını düşürmüştü. Bu gelişmenin hemen ardından Rusya; Türkiye’den tarım ürünleri ithalatını durduracağını ve vatandaşlarını turizm amaçlı olarak Türkiye’ye göndermeyeceğini açıkladı. Rusya, müteahhitlik hizmetlerinden ortak savunma projelerine kadar Türkiye ile birçok işbirliği projelerini de askıya aldı.
Uzun yıllardır Türkiye’nin en yakın ekonomik
partnerlerinden olan Rusya’nın uygulamaya başladığı ambargonun üzerinden 6 ay
geçti. Bu süreçte Türkiye ekonomisi Rus ambargosundan hayli etkilenmişe
benziyor. Bu etki, en hızlı şekilde dış ticaret ve turizm kanallarında
hissedildi. Bu kanallar genel anlamda bakıldığında, iki ülke ekonomik
ilişkilerinde Türkiye açısından denge unsuruydu. Türkiye Rusya’dan ithal ettiği
doğal gaza ödediği dev faturayı; mal, ürün, hizmet ihracatı ile misafir ettiği
Rus turistlerden kazandığı dövizle dengelemeye çalışıyordu. Rusya’nın bu
kanalları neredeyse tamamen kapatması, Türkiye’nin zor duruma düşmesine sebep
oldu. Ancak ambargonun ilk 6 ayı, bir başka gerçeği daha ortaya koydu ki; Rusya
ekonomisi de bu durumdan olumsuz etkilenmeye başladı. Kısa bir ifade ile
Rus ambargosunun kazananı yok; iki ülke de zararda…
Türk-Rus ekonomik ilişkilerinin ambargodan nasıl
etkilendiğini görmek için ilk olarak dış ticaret rakamlarına bakalım. Resmi
verilere göre Rusya’ya ihracatımız geçen yılın ilk 4 ayında 1 milyar 205
milyon dolar iken, yüzde 60’a yakın azalarak bu yıl aynı dönemde 485 milyon
dolara düştü. Yani Türkiye Rusya’ya 720
milyon dolar daha az mal satabildi. İthalatımız ise 7 milyar 608 milyon dolar
iken, yüzde 20 azalarak 5 milyar 77 milyon dolara geriledi. Yani Türkiye’nin
ithalatı 2 milyar 531 milyon dolar daha az gerçekleşti. Demek ki, dış ticarette
Rus ambargosundan etkilenme düzeyi, her iki ülke için de yüksek oldu. Aynı
dönemde 8 milyar 814 milyon dolar olan dış ticaret hacmi, 5 milyar 562 milyon
dolara inerken; geçen yıl Rusya lehine 6 milyar 403 milyon dolar fazla veren
dış ticaret, bu yıl yine Rusya’nın lehine 4 milyar 592 milyon dolar olarak
gerçekleşti. Yani Rusya, Türkiye ile dış ticaretinden yaklaşık 1,8 milyar dolar
daha az kazandı. Bu açıdan bakıldığında ambargonun tek taraflı çalışmadığını
görüyoruz.
Türkiye’nin
Rusya’ya sattığı mallar içinde tarım ürünleri önemli bir yere sahip. Ziraat
Mühendisleri Odası’nın hazırladığı “Rusya Krizinin Tarımsal İhracata Etkisi Raporu”na
göre; Aralık 2015-Mart
2016 arasındaki 4 aylık dönemde bu ülkeye yapılan tarım ihracatı yüzde 75
azalarak 450 milyon dolardan 97 milyon dolara düştü. Bu azalmanın -satılamayan
malların iç pazara sürülmesi sebebiyle- Türkiye’deki enflasyonu aşağıya çektiği
herkes tarafından kabul görüyor. Rusya ise Türkiye’den yasakladığı tarım
ürünleri ithalatının kendi enflasyonunu yükselttiğini ise kabullenmiyor. Ancak
gazetelerde Rusya’da bir adet domatesin 6 TL’den satıldığı haberleri yer
alabiliyor.
Rus ambargosunun
hızlı bir şekilde hissedildiği ikinci kanal ise turizm oldu. Yılın ilk 4 ayı
itibarıyla 2014 yılında Rusya’dan 423 bin 634; 2015 yılında ise 300 bin 719
turist gelmişken, bu sayı 2016 yılında 97 bin 177’ye düştü. Düşüş 2014 yılına
göre yüzde 80’e, 2015 yılına göre ise yüzde 65’e yaklaştı. Bir turistin
Türkiye’ye 700 dolar bıraktığı düşünülürse Rus turist sayısındaki azalmanın
faturası yılın ilk 4 ayında 150-200 milyon dolar olarak hesaplanıyor. Ancak bu
kaybın yıl sonunda 2 milyar dolara yaklaşabileceği hesaplanıyor. Çünkü ambargo
böyle devam ederse Rusya’dan Türkiye’ye gelen ziyaretçi sayısının 1 milyonu
bulması mucize olarak değerlendirilecek.
Türk-Rus ekonomik
ilişkilerinin zamana yayılmış bir şekilde olumsuz etkilenebileceği üçüncü kanal
ise Türk müteahhitlerinin Rusya’da üstlendiği işler. Türkiye Müteahhitler
Birliği’nin (TMB) son yayınladığı İnşaat Sektörü Analizi'nde 2016 yılının ilk çeyreğinde yurt
dışında 1,1 milyar ABD Doları değerinde 17 yeni proje üstlenildiği kaydedildi
ve “Son dönemde üstlenilen proje tutarının geçmiş yılların aynı döneminde
üstlenilen proje değerlerinin belirgin şekilde altında kalmasının büyük ölçüde
Rusya, Libya ve Irak pazarlarındaki sorunlardan kaynaklandığı” vurgulandı.
Yurtdışında üstlenilen projelerin ülkelere göre dağılımında lider konumda
bulunan Rusya’da başlamış olan projelerin süreceği ancak imza aşamasında olan
projelerin askıya alındığını bildiren TMB, yeni projeler alınmasının kısa
vadede olası görülmediğini açıkça ifade etti.
TMB’nin diplomatik bir tavırla rakamlara dökmediği
endişesini ise Türkiye
Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı (TÜSES) dile getirdi. TÜSES, Rusya
ambargosunun etkilerine yönelik hazırladığı bir raporda “Rusya'da özellikle
2018 Dünya Kupası ile birlikte Türk müteahhitlik hizmetlerinin 5 milyar dolar
gibi bir hacme ulaşması bekleniyordu. İnşaat sektöründe kötü senaryoda kaybın 3,5
milyar dolar mertebesinde gerçekleşme riski var" denildi. Rusya, 2014 Soçi
Kış Olimpiyatları Tesislerini 20 bine yakın Türk işçisini organize eden Türk
müteahhitlik firmaları ile zamanında yetiştirebilmişti. Rusya’daki 13 ayrı
şehirde gerçekleştirilecek ve 50 milyar dolar harcanacak olan 2018 Dünya Futbol
Şampiyonasında ise Türk müteahhitlerini yanında göremeyeceğe benziyor.
Bu üç gösterge
ve etkilediği diğer ekonomik göstergeler Rus ambargosunun iki ülkeye de zarar
verdiğinin açık kanıtı. Aslında Rusya ambargosu öyle bir döneme denk geldi ki;
iki ülkenin de zarar görmesi zaten kaçınılmazdı. Rusya; Avrupa Birliği (AB) ve
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) uyguladığı ambargoyla mücadele ederken,
en önemli ihraç kalemlerinden petrol ve doğal gaz fiyatlarında büyük düşüşler
yaşıyor. Türkiye ise dünya ticaretinde yaşanan daralma, Orta Doğu ve Kuzey
Afrika pazarlarının küçülmesi, FED’in faiz artırımı sebebiyle dolar kurunun
kontrolden çıkma tehlikesi, euro’nun güç kaybetmesi sebebiyle Avrupa pazarına
daha fazla mal satmasına rağmen daha az döviz kazanması, enflasyonu aşağıya
çekmeye çalışma gibi çok önemli sorunlarla boğuşuyor. Bu sorunlara şimdi, Rusya
ambargosu da eklenmiş vaziyette. Anlayacağınız bu iki komşu ülke, ekonomik
açıdan birbirine çok muhtaç bir dönemde iken, ambargo sebebiyle zarardalar.
Türk-Rus ilişkilerinde bir başka kritik nokta ise Akkuyu
Nükleer Santrali. Akkuyu’nun yatırım büyüklüğü 22 milyar dolar olarak
öngörülüyor. Rusya, 2022 yılına kadar bu santrali inşa edip, ilk 15 yılı
elektrik alım garantili olmak üzere 60 yıl boyunca işletecek. Projeyi yürüten
Rus firmanın kendisine ortak aradığına dair haberler, ilk olarak mali
darboğazda bulunmasına yorumlandı. Ancak Rus firmanın mali sorunların yanı sıra;
Akkuyu’nun geleceğinin tehlikeye düşmemesi için bir üçüncü ülke şirketini
devreye sokmak istediği yorumları da yapılıyor. Çünkü Türkiye’nin Akkuyu
Nükleer Santralinin inşaat ve işletmesini Rusya’nın elinden alması, bu ülkenin
uzun vadeli ekonomik çıkarlarına ciddi bir darbe olacaktır.
Türkiye-Rusya ilişkilerinde 8 aylık gerginlik havasına
rağmen ekonomik ilişkilerde henüz büyük ve kalıcı bir zarar yok. Yaşananlar,
telafi edilebilecek türden gelişmeler… Rusya,
Türkiye’ye doğal gaz satışını aksatmazken; Türkiye de ödemelerinde bir
sorun çıkartmadı. Rusya, bazı şartların yerine getirilmesi halinde ilişkilerin
düzelebileceği sinyalini verirken, Türkiye ise alttan alarak bir karşı ambargo
açıklamadı. Ancak Rus ekonomik ambargosunun kısa sürede yumuşatılacağı veya
kaldırılacağına dair bir emare ise ufukta pek görünmüyor. Zaman zaman verilen
demeçlerdeki kırıcılık unsuru giderek azalıp, karşılıklı beklentiler dile
getirilse de; kimse, ilk adımı atmak istemiyor.
(Bu yazı, Diplomatik Gözlem Dergisinin Temmuz-2016 tarihli sayısında yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder