6 Haziran 2017 Salı

MUHTEŞEM PİRAMİTLERİN YÜKÜ ALTINDA İKİ BÜKLÜM HAYAT: KAHİRE



Cahit UYANIK


O koskoca Keops Piramidi'nin kapısı küçücük: Eğer girer girmez iki büklüm olup, dakikalarca taş merdivenlerden yuvarlana yuvarlana aşağıya doğru yani yerin altına inmeyi (ve dönüşte de tırmanmayı) göze alamıyorsanız hiç "piramidin içinde ne var ki?" sevdasına kapılmayın. Bir de 2 milyon 300 bin adet taş blokun çöküp altında kalma tehlikesini gözünüzden büyütmeyin derim. Çünkü bu piramit 4 bin 500 yıldır yerli yerindeyse, siz içeride iken çökme tehlikesi oldukça düşük. Demedi demeyin yalnız: Piramitlere dışarıdan tırmanmak yasak. Daha bir kaç taş tırmanınca, güvenlik görevlileri gelip sizi toprağa indiriyor. 

Keops Piramidi ismini içine gömülü olan 4. Sülale Devri Hükümdarı Keops'tan alıyor. Keops'un vakti zamanında gömülü olduğu, kapkaranlık mezar odasında ise hiçbir şey yok. Hepsi müzeye götürülmüş. Piramidin içindeki diğer odaların girişleri ise kapatılmış. Kaçak da olsa girip bakınmak mümkün değil. Tekrar Keops'un mezar odasına dönersek...



Zaten bir mezarda bulunmak yeterince sıkıntılı...Karanlık ve kasvetli hava sizi bir  an önce piramitlerin üzerine inşa edildiği Giza Yaylasının yakıcı ışığına ulaşmaya zorluyor. Ama tırmanmak o kadar kolay değil. Çoğu babayiğit, piramitten çıktığında oturup dakikalarca nefesleniyor. Piramide girip çıktığımda 33 yaşındaydım, yani babayiğiddim... Ben de dakikalarca nefeslenmek zorunda kalmıştım. 

Saygıda kusur etmemek ve Kahire'nin kaderi...

Peki neden böyle zahmetli bir giriş ve yol yapılmış piramidin derinliklerine inmek için? Bunun cevabını yıllar sonra izlediğim bir belgeselde buldum. Hükümdar ölse de hükümdarmış o zamanlar: Hükümdara saygıda kusur edilmemesi için böyle iki büklüm huzuruna çıkmak gerekiyormuş. 

İnsanın yaklaşık 19 sene önce gördüğü bir şehrin psikolojisini bir televizyon belgeseli izleyip çözmesi başka bir tuhaflık... "Ne anlatıyorsun sen?" demeyin ve bir okuyun... Kahire'de yaşamak da zaten piramidin içine girmek yani iki büklüm halde, ağır bir yükün altında ezilmek gibi. Çünkü Kahire'nin çoğu yerinden Keops Piramidi görülebiliyor. İnsan "4 bin 500 sene önce inşa edilmiş bu kozmik ve henüz tüm sırları çözülememiş eserden daha iyi ve görkemli ne yapılabilir ki?" diye düşünceye kapılıyor sık sık... Belki çağımız Mısırlıları da bilinç altlarının baskısını yenebilmek için Kahire'nin dört bir yanını sarmış 50-60 katlı apartmanlarla iç içe yaşıyorlar. Ama tabii hiç biri piramitlerin haşmetinin eline su bile dökemiyor. 


Görkemli medeniyeti anlamak için müzeye 2-3 gününüzü ayırın 

"Eski Mısır Medeniyeti" denilen kavramın tam olarak ne olduğunu anlamanız için ise Kahire Müzesine gitmeniz gerekiyor. Gitmek dedimse..."Gezip çıkarız canım, ne olmuş?" diye düşünmeyin. Hızlı bir şekilde gezmek için en az bir gününüzü, sindire sindire gezmek istiyorsanız en az 2-3 gününüzü bu müzeye ayırmalısınız. Benim gibi birkaç saatliğine gezmeye çalışanlarsa, tam manasıyla ne olduğunu anlayamadan müzeden çıkıyor. Geriye sadece "Eski Mısır Medeniyeti denilen şey buymuş demek... Bir daha gelirsem en az 2-3 günümü bu müzede geçireceğim" hissinin buruk düşüncesi kalıyor zihninizde... Müzeyle ilgili çok şey anlatamayacağım. Ama beni en çok şaşırtan şeylerin başında o dönemin soylularına ait küçük maymunların, kedilerin bile mumyalarının sergilenmesiydi... Yani Eski Mısırlılar sevdikleri bu hayvanları mumyalatıp seyre dalıp hatıralarını yad ediyorlarmış. Sahipleri ölünce, bu hayvancıkların da öldürülüp mumyalanması ihtimali de mevcut. Ama ne olursa olsun bu mumyalar o kadar canlıydıydı ki, insanı hayrete düşürüyorlardı. Düşünün, aradan geçen 19 yıla rağmen hala aklımda kalmışlar...

Bu heykeldeki Osmanlı Paşası olmasın!

Mısır, eski bir Osmanlı beldesi... Mehmet Ali Paşa ise 1800'lü yıllarının ilk yarısında Osmanlı'yı hayli meşgul etmiş Mısır Valisi idi. O yıllarda dönemin büyük devletlerinin de işin içine girdiği isyanlar dizisi başlatan Mehmet Ali Paşa'ya bir tür özerklik verilerek ve İngilizler'le -Bu paşaya karşı ittifak olarak- Baltalimanı Antlaşması imzalanarak isyan ateşi söndürülmeye çalışılmıştı. (Bu antlaşmayla Osmanlı pazarlarına giren yabancı mallar artmış, ticaret gelirlerinin büyük bir bölümü İngilizlerin eline geçmişti) Mehmet Ali Paşa daha sonra Mısır'ın bağımsızlığını ilan etti ama yaşanan gelişmeler sebebiyle özerkliğe razı olmak zorunda kaldı.

Kaldı ama... Mehmet Ali Paşa'nın Kahire'de birkaç görkemli heykeli bulunuyor ve Mısır'ın bağımsızlığının sembollerinden biri olarak kabul ediliyor. Siz de Kahire'yi gezerken "Bu heykeldeki adam Osmanlı Paşasına benzemiyor mu?" diye düşünmeyin... Bilin ki o, Mısırlıların sık sık ruhuna Fatiha yolladığı Mehmet Ali Paşa'dır.... 

Nil'in kenarı İstanbul Boğazı gibi... 

Kahire'de Nil Nehri hayatın ta kendisi... Şehri bölen Nil'in iki yakası çok sayıdaki köprü ile birbirine bağlanmış. Nil'in suyunun eskisi kadar gür olmadığı sık sık dile getiriliyor. Sebep olarak ise Nil'in doğduğu ve Mısır'a kadar ulaşırken geçtiği ülkelerdeki barajlar gösteriliyor. Kahire'deki dev nehir ise aslında suyun bir yerde biriktirilip, kontrollü bir şekilde Kahire'deki yatağa bırakılması sebebi ileymiş. Nil Nehri, tıpkı İstanbul Boğazı gibi insanların buluşma, dinlenme ve sosyalleşme yeri olarak düşünülebilir. Üstelik hava oldukça sıcak olduğu için geceli-gündüzlü...

Kahire'de devlet daireleri 09.00-15.30 arası çalışıyor. İnsanlar o saatten sonra adeta siestaya çekiliyorlar. Güneş battıktan sonra ise hayat canlanıyor. Lokantalar, eğlence yerlerinde akşam yemeği kavramı saat 23.00 civarında başlıyor. Mısır'ın mutfağı tipik Arap yemekleriyle dolu. Hoşlanıyorsanız yaşadınız, hoşlanmıyorsanız yandınız... Müracaat: Mc Donalds...

Gerçek papirüsler mağazada satılıyor
Kahire, tam bir turist cenneti. Turistlere hizmete alışkın lüks mağazalar her tarafı sarmış. Müze etrafında, Piramitlerde ise sokak satıcıları 1 dolara papirüsler satıyor. Hepsi baskıdan yapılma ve sahte... Sanatçılar tarafından yapılmış gerçek papirüsler ise çok daha yüksek fiyatlara mağazalarda satılıyor. Kahire'de mağazalarda bin bir çeşit hediyelik eşya bulmak mümkün. Kahire'ye gidip de "Sana alacak birşey bulamadım ki..." diyen tanıdığınız varsa, yalan söylüyordur. 

Evet yıllar sonra bu blog yazısını; Morgan Freeman'ın National Geographic'te "İnancın Hikayesi" adlı belgeselde Piramitlere inip, benim de gezdiğim yerlerden bu kozmik dünyanın sırlarını aktardığını görmem üzerine yazmaya karar verdim. Mısır'da özellikle Kahire ve Piramitlere gideceklere faydalı olabildimse ne mutlu bana... 19 yıl önce yazdığım ilk izlenim yazısını ise alttaki linkte bulabilirsiniz. 
GÜNEŞ ÜLKESİ MISIR VE BAŞKENT KAHİRE İZLENİMLERİ...
FİLİPİNLER NOTLARI: UZAKTA, DERTLİ, FARKLI VE GÜZEL İNSANLAR ÜLKESİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder