FİNANS 'HOŞLUKLARI'...

SÖZLER... SÖZLÜKLER...

İSİMLER... İSİMLER...

SOSYAL GÜVENLİK SORU/CEVAP

BİST

BENİMLE İLGİĹİ

GAZİANTEP

HEM NALINA... HEM MIHINA...

NOSTALJİK FOTOĞRAFLAR

13 Aralık 2025 Cumartesi

BAŞKENT NOTLARI / TÜRKEŞ, TÜRKLÜĞÜ 'TAHKİR VE TEZYİF ETMEK' İLE SUÇLANIYOR!

Cahit UYANIK 

MHP Lideri Alparslan Türkeş, 12 Eylül sonrası uzun yıllar sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı. Zorlu cezaevi koşullarında birkaç kez ağır sağlık sorunları yaşadı. Türkeş sonunda mahkemelerce aklandı. Ancak Türkeş'e belki de yine mahkeme yolları gözüktü. Geçtiğimiz günlerde Ankara Barosu avukatlarından Hayri Balta, Türkeş hakkında savcılığa ilginç bir suç duyurusunda bulundu. 

Avukatın iddiasına göre Türkeş, Türklüğü 'tahkir ve tezyif ediyor' yani aşağılıyor ve küçük düşürüyordu. Türklük kavramının yarım yüzyılı aşan süredir en yılmaz savunucusu olan Türkeş, böylece ağır bir şekilde suçlanıyordu. Avukat Balta, MHP Genel Merkezinin santral odası duvarında Türkeş imzasıyla asılı bulunan bir yazıya dikkat çekerek iddiasını gündeme getiriyordu. Söz konusu yazı "Türk Milletinde Bizans'tan geçme bir hastalık vardır: Gevşeklik, laubalilik, dedikodu, birbirini beğenmemek, sır saklamamak, rastgele laf söylemek... Bu hastalık sizde var. Bu hastalığı tedavi edemezseniz, kendinize yol seçiniz" şeklindeydi. 

Avukat Balta dilekçesine İşçi Partisi Lideri Doğu Perinçek'i de karıştırıp "Nasıl ki bu sözleri İP Genel Başkanı Perinçek yazarak kendi partisinin duvarına assa hakkında kovuşturma yapılacaksa, herkesin kanun önünde eşit olduğu ilkesi gereğince Türkeş hakkında da kovuşturma ve cezalandırma gereklidir" diyordu. Bu ilginç suç duyurusunun sonucu ne olacak, bekleyip hep birlikte göreceğiz...

HAZİNE'NİN 2 TRİLYON LİRASI AYFER YILMAZ'IN GÖZÜNDEN NASIL KAÇTI?

Sezgin Taşkıran, Demirel'in başbakanlığı döneminde Halk Bankası Genel Müdürü idi. 1970'li yıllardan beri 'Demirel'in ekibi'nden olan Taşkıran,  görevden alındıktan hemen sonra ciddi bir teftişten geçirildi. Önce Yahya Demirel'in Kıbrıs'taki Bankasına önemli büyüklükte bir mevduat yatırıldığı ortaya çıktı. Daha sonra Yahya'nın bankası battı. Halk Bankası halen bu paranın peşinde...

O zaman yapılan denetimlerde bir başka ilginç bankacılık işlemi daha dikkat çekti. Denetçi raporlarına göre Halk Bankası döviz kaynaklarını sadece birkaç puan fazla faiz alabilmek için dış finansal piyasalardaki -bir anlamda- uluslararası bahis işlemlerine yatırmıştı. Yani teknik deyimle 'Yabancı para birimleri arasındaki paritelere endeksli bonolar' satın almıştı. Bu işe 2,5 trilyon lira karşılığı döviz bağlanmıştı. Kasıt var mı bilmiyoruz ama gelin görün ki bu paranın 2 trilyon lirası batırılmıştı. 

Denetçi raporları mahkemeye yansıdı ve Sezgin Taşkıran'ın yanı sıra ilgili çok sayıda memur mahkemeye verildi. Mahkeme, Hazine'nin lehine sonuçlanırsa Taşkıran dahil tüm memurların mal varlıkları 1993 yılının 2 trilyon lirasını bile karşılar mı bilinmiyor. Ama buradan şöyle bir sonuç çıkıyor ki trilyonluk fonlar ile altılı ganyan benzeri oyunlar oynayanları daha dikkatli izlemek gerekir. 

Geçtiğimiz günlerde bu ilginç davayla ilgili bir duruşma daha yapıldı. Konuyu incelemekle görevlendirilen bilirkişi heyetinin raporu okundu. Rapora göre bu uluslararası bahis işlemleri ile ilgili iki düşük dereceli memur suçluydu. Taşkıran'ın ise 'bu işlemlerden haberdar olamayacağı' gerekçesiyle suçsuz bulunduğu bilirkişi raporunda yer alıyordu. Yani bir kamu bankasının trilyonlarca lirası dış piyasalarda pul yerine konularak çarçur edilmiş ve genel müdürün bundan haberi olmamıştı! Hayret, ikinci bir hayret daha... 

Türk Milleti adına bu paranın sahibi konumundaki Hazine'nin avukatı ise bilirkişi raporunun açıklanacağı gün, bu kritik duruşmaya -ne hikmetse- katılmamıştı. Anlaşılan her ihalede 50-60 trilyon liralık bono satıp kendini başarılı ilan eden Hazine, 2 trilyon liralık kaybı paradan saymamıştı. Yoğun işleri arasında haberi olmadı ise Hazine Müsteşarı Ayfer Hanım'a duyurulur.

BÜROKRATLARIN RANTİYESI: KARUM AVM

Ankara'da bundan 15 yıl önce alışveriş merkezi (AVM) denilince akla emektar Anafartalar Çarşısı, Zafer Çarşısı, Soysal Çarşısı ile Kocabeyoğlu Pasajı gelirdi. Ama sonra Atakule ortaya çıktı. Ankara sosyetesi ve bürokratların uğrak yeri oldu. Çankaya'nın en güzel arazisini işgal eden Atakule, şimdi yüksek gelir gruplarına hitap eden bir alışveriş ve eğlence merkezine dönüştü. Dükkanların kirası dolarla, markla ödeniyor. 

Derken 'Karum' çıktı ortaya... Sheraton Otelinin hemen yanındaki bu yeni alışveriş merkezi de Atakule'yi aratmayacak kadar lükstü. Ancak Karum'un bir özelliği vardı ki onu Atakule'den tamamen ayrıştırıyordu. Çünkü değeri yüzbinlerce dolar ile ifade edilen dükkanlar, daha inşaat aşamasında karaborsaya düştü. Eh ne de olsa dükkana sahip olanlar için aylık 4-5 bin dolarlık bir kira geliri fena sayılmazdı. Şimdilerde ise Karum'daki dükkanların metrekaesinin 1 milyar TL'den satıldığı belirtiliyor. 1992 yılındaki bu ilk satışlar sırasında birçok ünlü bürokrat ve politikacının, araya hatırlı tanıdıklar koyarak bu dükkanlarda satın aldığı duyuldu. Ama bu iddialar delil veya belge yokluğundan bir türlü kanıtlanamadı. 

Bu kadar büyük bir rantın oluştuğu ve el değiştirmeye devam ettiği Karum'daki dükkanların sahipliğinde ilişkin ilk bilgiler ise 1994 yılında ortaya çıkmaya başladı. Merkez Bankası Başkanı Yaman Törüner Karum'da bir dükkanı olduğunu açıklamak zorunda kaldı. Geçen hafta ise TÜRK-İŞ Başkanı Bayram Meral burada bir dükkanı olduğuna dair itirafta bulundu. Macro Economy'nin ilerleyen sayfalarinda okuyacağınız gibi Demokrat Parti Genel Başkanı Aydın Menderes de Karum'da 2 bürosu bulunduğunu belirtti ancak bu açıklamayı bize 'gönüllü olarak' yaptı. 

Bu arada biz de 'kulağı delik' eski bir Ankaralı ile sohbet ettik. Aslında Karum'daki dükkan sahibi ünlüler listesinin çok daha uzun olduğunu anlattı. Ancak listenin devamına ortalık biraz daha karışmadıkça ulaşmak pek mümkün olmayacakmış gibi görünüyor. 

ERSOY VOLKAN ARTIK SELANİK'TE ÇALIŞACAK 

Türk Eximbank Eski Genel Müdürü Ersoy Volkan, aynı zamanda Eski bir Citibanklı... Uzun yıllar ABD'de çalışan Volkan, yine Citibank kökenli Osman Ünsal'ın Hazine Müsteşarlığı döneminde Türk Eximbank'ın başına getirilmişti. Volkan, yaz aylarında bu görevinden alınarak Başbakanlık Müşavirliğine atandı. Bunun bir tenzil-i rütbe olduğunu düşünenler kısa sürede yanıldıklarını anladı. Çünkü Volkan, Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankasına 'Genel Müdür' olmuştu. 

Şimdilerde Ankara'da Volkan'ın kolları sıvadığı, Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) Projesi için kritik önemdeki bu kurumda modern bir çalışma ortamı yaratacağı konuşuluyor. Üstelik Volkan'ın uluslararası finans çevrelerine yakınlığı malum... Fakat söz konusu bankanın finansman kaynağı bulmakta zorlanacağı ise genel kabul görüyor. Çünkü KEİ Projesi üyesi ülkelerin hemen hepsi -Türkiye ve Yunanistan dahil- ciddi ekonomik sıkıntılar içinde... Bankanın kayıtlı sermayesi 1,5 milyar dolar ama bunun ne kadarının ödenmiş sermaye haline geleceği yani ortak ülkelerin sermaye paylarını bankaya verebileceği henüz bilinmiyor. Bankanın tıpkı 'IMF Modeli ile' çalışacağını da ekleyelim.

Hafızası güçlü olanlar KEİ Projesinin fikir babasının rahmetli Turgut Özal olduğunu hatırlayacaktır. Geçmişte bu banka, Türkiye ile Yunanistan arasında ciddi bir kapışmaya da sahne olmuştu. Sonuçta bankanın merkezinin Selanik'te ancak genel müdürünün bir Türk vatandaşı olması benimsenmişti. Böylece Türkiye taviz verirken taviz almıştı. Şimdi Ersoy Volkan yavaş yavaş valizlerini toplamaya başlamış. Çünkü Aralık ayında Selanik'te işbaşı yapacak.

(Bu kulis yazısı aylık Macro Economy dergisinin 1995-Kasım tarihli, No:13'te yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder