Cahit UYANIK
Geçen haftanın Ankara'yı karıştıran en önemli iddialarından biri ANAP Bilecik Milletvekili Mehmet Seven'e aitti. Seven, özelleştirme kapsamında bulunan ve ihale hazırlıkları süren Petrol Ofisine ilişkin çarpıcı suçlamalarla bulunup DGM'ye başvurdu. Bu konudaki son kararı DGM Başsavcısı Nusret Demiral verecek. Demiral, Seven'in sunduğu belgeler ve kendi yapacağı araştırmalar doğrultusunda dava açacak veya takipsizlik kararı alabilecek. Petrol Ofisi dosyası, belki de Demiral'ın 'son büyük soruşturması' özelliğini taşıyacak. Çünkü Demiral sonbaharda yaş haddinden emekliye ayrılıyor. Demiral'ın tavizsiz tutumunu bu soruşturmada da sürdüreceği herkesin kabulü.
Petrol Ofisi Genel Müdürü DYP Bitlis adayıydı
Şu anki Petrol Ofisi Genel Müdürü Mustafa Korel Aytaç eski bir Planlamacı. DPT'de Daire Başkanı iken istifa edip 1991 seçimlerinde DYP'den Bitlis adayı olmuştu. Ancak Bitlis'teki RP adayları daha çok oy alınca Aytaç milletvekili seçilemedi. Aytaç vekil olamadı ama seçimlerden birkaç ay sonra Petrol Ofisinin başına getirildi. Aytaç ilk iş olarak Ofis'in sürekli olarak gerileyen ve yüzde 40'lara inme sinyalleri veren pazar payını yükseltti. Milyarlarca liranın döndüğü akaryakıt bayi transferlerine, devlet imkanlarını zorlayarak 'kredi sistemi' ile karşılık verdi. Ofis'te bir Pazarlama Daire Başkanlığı oluşturdu. Bütün bunların yanı sıra Petrol Ofisinin nasıl özelleştirilmesi gerektiğine ilişkin raporlar hazırlayıp ilgili makamlara sundu. Sonuçta Ofis, özelleştirmenin en ilginç ve en göz alıcı şirketlerinden birisi niteliğinde...
Petrol Ofisi nasıl satılacak?
Peki Petrol Ofisini özelleştirme çalışmaları nasıl gidiyor? Özelleştirme İdaresinden aldığımız bilgilere göre yüzde 4 oranında hissesi Mayıs-1991'de halka arz edilen şirketin yüzde 93,3'ü kamunun kontrolünde... Petrol Ofisi, Özelleştirme Yüksek Kurulunun satış stratejisini ilk belirlediği şirketlerden biri aynı zamanda... Buna göre ilk etapta şirket hisselerinin yüzde 20'sinin uluslararası kurumsal yatırımcılara satışı planlanıyor. Şimdilerde bu işleme ilişkin danışman firma seçimi yapılmaya çalışılıyor. İkinci aşamada ise yüzde 50'nin üzerindeki bir payın 'çekirdek yatırımcı'ya blok satışı hedefleniyor. Ancak bu satışın TÜPRAŞ'a ait rafinerilerin varlık bazında satışı ile eş zamanlı yapılması gerekiyor.
Ofis lobisi harekete geçti
Türk iş dünyası sivil örgütlenme açısından çok başarılı. Petrol Ofisinin yurt genelindeki 6 bin 500 bayisi de Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası (PÜİS) çatısı altında toplanmış durumda. PÜİS yöneticileri geçen ay Ankara'da bir toplantı yaparak Ofis'e talip olduklarını ve en isabetli özelleştirmenin bu olacağını söyledi. Hatta toplantıya Devlet Bakanı Ali Şevki Erek ile Özelleştirme İdaresi Başkan Vekili Can Yeşilada da katılarak bu fikre sıcak baktıklarını hissettirdiler. İşte yazının başında söz ettiğimiz ANAP'lı Seven ortaya attığı iddialarla Ofis Lobisini kızdırdı. PÜİS sert bir açıklama ile Seven'i kınadı.
Kavganın altında yatan ekonomik gerçekler
Ofis kavgasında bildiğimiz - bilmediğimiz son bilgiler böyle... Petrol Ofisine ilişkin gelişmeler önümüzdeki günlerde daha hızlanacak gibi görünüyor. Çünkü şu çok açık ki Türkiye 2000'li yıllarda çok önemli bir akaryakıt tüketicisi ülke olacak. DPT'nin yaptığı hesaplamalara göre 2000 yılında toplam akaryakıt tüketimi 30 milyon tonu aşacak. Türkiye 5 milyon ton kapasiteli yeni bir rafineri inşa etmezse yılda 1 milyar dolarlık ithalat yapması kaçınılmaz. Bu tüketimi besleyen en önemli unsur ise motorlu araç sayısında beklenen patlama... Türkiye'de bin kişiye 30-40 motorlu taşıt düşüyor. Bu sayının Batılı standartlara ulaşmak için 300-400'e çıkması zorunlu. Eh durum böyle olunca akaryakıt dağıtım pazarı da zor ve yorucu bir rekabete sahne oluyor.
(Bu yazı haftalık İntermedya Ekonomi dergisinin 28 Mayıs- 03 Haziran 1995 tarihli, Yıl:2, Sayı: 17'de yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder